Yapay Zeka ve Eğitimdeki Paradigma Değişimi: Veliler ve Öğretmenler Nasıl Dönüşecek?

Yapay zeka, eğitimde büyük bir değişim yaratıyor. Veliler, öğrenme koçu haline gelirken, öğretmenler de rehberlik rolüne geçiyor. Eğitimdeki bu dönüşüm, öğrencilerin öğrenme deneyimlerini kişiselleştiriyor.
Artık çocukların yanında “ders anlatan” bir ebeveynden çok, öğrenme sürecini yöneten bir veliye ihtiyaç var. Veliler, hangi yapay zeka aracının en faydalı olduğunu bilmelidir. Eskisi gibi “Öğretmen ne anlattı?” demek yetmeyecek. Veliler, çocuklarının eğitim süreçlerini daha aktif bir şekilde takip etmelidir.
Bu değişim, velilerin “öğrenme koçu” olmasını zorunlu kılmaktadır. Çocukların hangi becerileri öğrenmesi gerektiği, hangi kaynakları kullanması gerektiği ve hangi yapay zeka asistanının daha iyi yardımcı olabileceği konularında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Bu durum, eğitimdeki demokratikleşmeyi de beraberinde getirecektir.
Yapay zeka, bir konuyu öğrencinin seviyesine uygun şekilde anlatabiliyorsa, öğretmenlerin sınıfta ne yapacağı sorusu gündeme gelmektedir. Öğretmenler, artık sadece bilgi veren kişiler değil, “öğrenme mimarları” haline gelmektedir. Bilgi her yerde bulunabilir; bu nedenle öğretmenlerin asıl görevi, bu bilgiyi yorumlamayı öğretmek olacaktır.
Öğretmenler, eleştirel düşünmeyi, problem çözme becerilerini ve etik değerleri aşılamakla yükümlüdür. Öğrencinin en iyi nasıl öğrendiğini anlayan, onu yönlendiren ve yapay zeka destekli araçları en verimli şekilde kullanan bir rehber olmaları beklenmektedir. Bu, eğitimdeki büyük bir paradigma değişimidir.
Bahçeşehir Koleji, yapay zekanın eğitimdeki yerinin konuşulduğu bir konferans düzenlemiştir. Bu konferansta, öğrencilere kişiselleştirilmiş eğitim imkânı sunan yapay zeka destekli öğrenci asistanı uygulaması BKAi tanıtılmıştır. BKAi, öğrencilere doğrudan cevap vermek yerine, onlara ipuçları vererek düşünmeye teşvik etmektedir.
Öğrenciler, bu asistan sayesinde yanında bir öğretmen varmış gibi süreci kendi yönetmektedir. Yapay zeka, eğitimde demokratikleşmenin bir göstergesi olarak, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimini herkes için erişilebilir hale getirmektedir. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliğini artırmaktadır.
Dünyada bir sertleşme ve öfke patlaması yaşanmaktadır. Nefret söylemi, sosyal medyada giderek normalleşmektedir. California Üniversitesi Berkeley Kampüsü’nde yapılan bir araştırmaya göre, Elon Musk’ın X platformunu satın almasının ardından nefret söylemi yüzde 50 artmıştır. Bu durum, sosyal medyanın doğası gereği ortaya çıkmaktadır.
Nefret dili, sadece X platformuna özgü değildir. Sosyal medya genelinde bir artış gözlemlenmektedir. Bu durum, sosyal medyanın kaos ortamına dönüşme potansiyelini artırmaktadır. Gelecekte bu durumun nasıl şekilleneceği merak edilmektedir.
Orta düzey yöneticilik, günümüzde iş yerinde en fazla baskı altında olan pozisyonların başında gelmektedir. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 75'i stresli veya tükenmiş hissetmektedir. Bu durum, bireysel ve idari görevlerin aynı anda yürütülmesinin bir sonucudur.
Avrupa’da orta düzey çalışanların yüzde 24’ü aktif olarak başka iş aradıklarını belirtmektedir. Bu oran, Türkiye’de daha yüksek olabilir. Kariyer planlarını beğenmeyen birçok genç iş aramakta ve bu durum büyük bir iş kaybına neden olmaktadır. İşverenlerin bu konuya dikkat etmesi gerekmektedir.